GÖZCÜ
ZAHİRİ: Cemevindeki canların oturacakları yerleri organize eder. Dedenin (Pir) ve 12 hizmet görevlilerinin yardımcısıdır. İçerideki sükuneti ve düzeni sağlar.
BATINİ: Bir canın gönül gözü de kalp gözü de açık olmalı. Gelmeden geleceği, olmadan olacağı bilmeli. Zahirden Batını görebilmeli. İlmi, İrfanı, İkrarı, İmanı daim ve kaim olmalı. Gören ve Gözeten olmalı.
BEKÇİ-KAPICI

ZAHİRİ: Cemevinin ve Cemevindeki canların güvenliğini sağlamak, dışarıdan gelecek herhangi bir tehlikeye karşı Onları uyarmakla görevlidir. İçeride bulunanların canı kapıcıya, dışarıda bıraktıkları malları bekçiye emanettir.
BATINİ: İnsan nefsinin bekçisi olmalı, aklını, fikrini, kalbini şeytanın şerrinden muhafaza etmeli. İmam Ali’nin İlim kapısından, Hz. Muhammed’in İlim şehrine ham ervahı sokmamalı. Her can kendi aklının ve nefsinin bekçisi olmalı. O Rıza Şehrine, Muhacir değil, Ensar olmalı.

SOHBET
ZAHİRİ: Medine’de bulunan Mescid-i Nebî etrafındaki odalara “suffe” denmiştir. Hz. Peygamber, Mescidine bitişik bu odalarda ikâmet ederek ilim ve ibâdetle meşgul olan sahâbîlere, Ashab-ı Suffe veya Ehl-i Suffe denir. Suffe Mektebi’ dolayısıyla Ashab-ı Suffe’ Bir sohbet meclisidir. Buradan hareketle yolu, erkanı canlara anlatmanın, olumlu yada olumsuz olan tavır ve davranışların izahının yolu sohbetten geçer.
BATINİ: Güzel sohbet gönül fethine giden yoldur. Şeytana karşı Pusattır. Aşığa ise Vuslattır. Ehl-i Kamil olanın aşıdır sohbet. Akıl terazisinin darası, Kalp terazisisin kefesidir. İyi ve doğru sohbet insanı Hakka ve hakikate götürür. Yanlış ve art niyetli sohbet ise insanı karanlığa ve şeytana götürür. Kamilin ve ehlin sohbeti Rahmani, cahilin sohbeti şeytanidir.
EL SUYU
ZAHİRİ: Dışarıdan hanemize geldiğimizde, yada sofraya oturacağımız zaman, ya da lokma yiyeceğimiz zaman, yada bir iş yaptığımızda ellerimizi mutlaka yıkarız. Burada da ibadetimiz için kutsal olan hizmet argümanlarını tutacağımız için ellerimizi yıkıyoruz. Zaten Cem ibadetine gelirken herkes kişisel temizliğini yapar. El temiz olmadan hizmete başlanmaz.
BATINİ: TENİN temizliği SU ile,
AKLIN temizliği İLİM ile,
KALBİN temizliği SEVGİ ile,
RUHUN temizliği AŞK iledir.
Pir Hünkar Hace Bektaş Veli buyurur ki “Bir şişeye kirli suyu doldurun, ağzını kapatıp bir deryaya atın, kırk yıl sonrada çıkarıp baksanız şişenin içindeki kirli su yine kirli sudur”
SÜPÜRGE

ZAHİRİ: Kutsiyet arz eden 12 hizmet argümanlarını tutabilmek için ellerimizi pak ettiğimiz gibi, seccadenin serildiği meydanı da pak ederiz. Bu meydan Hak meydanı, yapılacak erkan Muhammed, Ali erkanıdır. O sebeple temiz ve pak olmalıdır.
BATINİ: Bu süpürge gönül süpürgesidir. İçimizdeki kini, kibri, dediyi, koduyu, govu, gıybeti süpürüp atmanın ifadesidir. Meydanı temizlediğimiz gibi, gönül hanemizi de temiz tutmalıyız. Hak gönlüne mihman olsun istiyorsan ikrarlı ve imanlı bir mihmandar olacaksın. Hak müminin gönlündedir. Canın cemali kıble, canın kalbi Kabe’dir.
POST
ZAHİRİ: Hakkın huzuruna çıkacağımız için orada bir kutsal alan oluşturulmalıdır. Seccade hesap verme yeridir. Kul hakkı burada ödenir. Hak ile Hak olunur. Sorgu sual burada sorulur ki, kul hakkı ile huzu mahşerde sorguya çekilmesin. Hakkını sahibine teslim etsin. Teslim-i Rıza olunsun.
BATINİ: Seccadenin 4 köşesinde 4 büyük melaike vardır. Cebrail, Azrail, Mikail, İsrafil. Ortasında ise Hak, Muhammed, Ali. 4 köşesine 4 niyaz, ortasına 3 niyaz yapılır. Hesap verecek kişi kendini, Melaikelerin rehberliği, İmam Ali’nin inayeti ve Hz. Muhammed’in şefaati ile Allaha teslim eder. Burada sorulan, ahirette sorulmaz.
ÇERAĞ
ZAHİRİ: Kur’an’ı Kerimin Nur suresinin 35 ve 36 ayetlerinin doğrultusunda çerağ uyandırılır. 36. Ayet derki: “Allahın yüksek tutulmasına ve içlerinde adının anılmasına izin verildiği evlerde yakılır. Onlar buralarda O’nu tesbih ederler” çok açık ve net.
BATINİ: Çerağ Allah’ın, Peygamber’in ve İmam Ali’nin nurunun, yansıtıldığı bir ışıktır. Yaratılış nuru, Nübüvvet nuru ve Velayet nuru burada can bulur. Cehalet karanlığından, bu nurlarla aydınlığa çıkılacağını sembolize eder. En açık delili de Nur Suresi Ayet 35 ve 36’dır.
TÖVBE DUASI-AKŞAM DUASI
Tahrim Suresinin 8. Ayetine istinaden okunur. Allahu Teala “siz yeter ki iman ile ihlas ile tövbe edin. Ben tövbeleri kabul ediciyim” buyurmaktadır. Kul olan kusur işler, sultan olanda bağışlar niyeti ile Tövbe Ayeti ve Tövbe duası okunur.
YASİN-İ ŞERİF 3 İHLAS 1 FATİHA
“3 İhlas ve 1 Fatiha okumak Kur’an’ı okumuş kadar sevap kazandırır” Hadis-i Şerif’ine istinaden okunur. Yasin-i Şerif ise; bu imtihan dünyasında birer faniyiz. Geldik, konduk, göçeceğiz o yüzden kalp kırmayın, gönül incitmeyin diye nasihat amaçlıdır. Keza Kur’an ölüye değil diriye öğüt için okunur.
RAZILIK-RIZALIK
Alevi inancının ve Cem erkanının olmaz ise olmazlarından birisi de rızalık almaktır. Rızalıksız erkan da yapılmaz, rızalıksız lokma da yenilmez. Fecr Suresi 28 “Razı etmiş ve edilmiş olarak dön Rabbine” Bu ayete istinaden razılık alınır ki var ise hesap burada ödensin kul hakkı ile huzur-u mahşere gidilmesin. “Her ne ile karşıma gelirseniz ama asla kul hakkı ile gelmeyin. Ben kul hakkında adil bir hakimim” buyurmaktadır ve yine “Kulum kulumdan razı ise, bende kulumdan razıyım” buyurmaktadır.
SAKKA- ENGÜR SUYU- RIZA SUYU
Hz. Muhammed’in miraç dönüşü girdiği kırklar meclisinde önüne konulan bir üzüm tanesini ezip engür (şerbet) eylemesini ve bir damlası ile kırk kişinin mest olmasını anlatır. Sonraki süreçlerde de, bu hizmet, Kerbela’da susuz şehit edilen İmam Hüseyin ve 73 Ehl-i Beyt hanedanına atfen yapılmaya devam edilmiştir.
SEMAH

Kırklar meclisine giren Hz. Muhammed, kırklardan bir kişiye üzüm şerbetini tattırmış, Muhammed dahil hepsi mest olup semaha kalkmış ve şuhu içerisinde Arş-ı Rahmanda semah dönmüşlerdir. Davut Peygamberde Zebur’un Mezmur’larını okurken semah dönmüş, havadaki kuşlar dahi ona eşlik etmiştir. Kainatta her şey bir döngü içerisindedir. Ay, Güneş, yıldızlar, mevsimler, gece, gündüz her şey semah döner.
Bütün inanışlarda ve kültürlerde de adı semah olmasa bile bir dönme hali vardır. Türk musikisinde Davudi makamı vardır. Bu Davut peygamberin makam ile, Lir (arp ailesinden, tarihi MÖ 9. yüzyıla kadar giden telli antik bir çalgı) eşliğinde Zebur’un Mezmurlarını okuması ile birlikte doğmuştur.
LOKMA

Her canın kendi alın terinden helal rızkından alıp getirdiği ve cem sonunda Erkana katılan canlara eşit bir şekilde pay edilen yiyeceklerdir. (Çörek, börek, meyve) gibi yiyecekler. Bu bir kurban yada adak olabilir. “Allah’ın adının üzerine okunduğu lokmalardan yiyiniz onlar sizlere helal kılındı”
ZAKİR
Zakirler; deyişler, duazimamlar, tevhitler ve mersiyeler eşliğinde ceme ahenk katarlar. Müzik ve güzel avaz insanlara daha da bir ilahi aşk kazandırır. Örneğin Kur’an’ın Kıraatlı makamlı okunması gibi, daha biz haz duyulur.
DEDE-PİR
Öğretmen, öğreten, eğiten demektir. Cem erkanını yürütürler. Ya Evlad’ı Resuldür, ya da Hünkar Hace Bektaş Veli dergahında yetişmiş, orada hizmet edip keramet gösterip himmet almış, icazet almış Halifelerin soyundan gelmedirler. Ocakzade evladıdırlar. İnsan-ı Kamildirler. Onlarsız cem olmaz. Aksi taktirde Dedelik yapamaz.
MÜRŞİT
Baş öğretmendir. Dedelerin, Pirlerin başının bağlı olduğu yer, merkez demektir. Yaşanan çağa göre Mürşitlik de Pirlik de değişim gösterir. Zamana göre farklılıklar arzetmektedir. Örneğin ilk Mürşit Allah, Pir Adem ve sonrasında diğer Nebiler Pirlik yapmışlardır. Yani Allah’ın emirlerini kullara öğretmişlerdir. Sonra Mürşit Allah, Pir Muhammet, Rehber Kur’an’dır. Muhammed her şeye vakıf olduğunda; Mürşit Muhammed, Pir İmam Ali, Rehber Kur’an’dır. Muhammed Hakka yürüdüğünde veli ve vasi olan İmam Ali Mürşit, İmam Hüseyin Pirdir. Bu şekilde süreç devam eder.
REHBER
Rehber; tarif eden, tanımlayan, öğreten, birinin doğruyu bulmasına yardımcı olan, ona yol gösteren kimsedir. Müsahiplik cemlerinde de Müsahip olan canların önderliğini yapar. Onları bu konuda eğitir.